Yüklüyor...
Buradasınız:  Giriş  >  Ercan Yenal  >  Okumakta Olduğunuz Yazı

YAKAMOZ

Yazar:    /  9 Mart 2019  /  YAKAMOZ için yorumlar kapalı

    Yazdır       Email

Sevgili dostlar, bu gün bizim mütevazı köşeyi kiraya veriyorum! Meğer bizim bir tanecik kıymetli, sevgili Maestromuz, Ercan Yenal bir süre önce bizim köşe gibi bir köşe başlamak istemiş, hatta bir iki sayı yazmış da, ama sonra nasıl olduysa devam etmemiş.. Hem ana sayfaya hem Ercan’ın kendi sayfasına koyuyorum bunu. (Ercancığım.. ne kadar güzel, eşsiz tamamlamışsın yazıyı… Ellerin dert görmesin senin.. Baget tutsun sadece..)

“YAKAMOZ”
60 farklı ülkeden gönderilen 2500 sözcük arasında Almanların “en güzel” bulduğu sözcük…

Alman Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı 2007’yi Tinsel Bilimler (Kültür ya da İnsan Bilimleri) yılı ilân ediyor. Merkezi Stuttgart’ta bulunan, kuruluşu 1917’ye dayanan Dış Ülkelerle İlişkiler Enstitüsü, “ifa” (Institut für Auslandsbeziehungen), uluslararası kültürel-sanatsal değişim ve sivil toplumlar arası diyalog adına bir yarışma düzenliyor. Amaç, diğer ülkelerin dillerine yönelik bir duygu (duyarlık), ilgi geliştirmek…

İki moderatör -Marion Brasch, Jörg Thadeusz- ve bir yazardan -Inka Parei- oluşan jüri 60’a yakın farklı dildeki yaklaşık 2500 sözcüğü gözden geçirip içlerinden “en güzel” buldukları yedisini finale bırakıyor.
Almancada 6, başka dillerde de birden çok sözcükle ifade edilen “güzel” bir olguyu, bir harika doğa hadisesini sadece tek sözcükle anlatılabilen Türkçe “yakamoz” birinci seçiliyor.

Almanlar “yakamoz”u “ayın sudaki yansıması” (“die Widerspiegelung des Mondes im Wasser”) sözcükleriyle karşılamışlar.
Bizde ise Boğaziçi’ndeki, Heybeli açıklarındaki mehtap sefalarına bizzat ya da edebiyat yoluyla tanık olmayanlar (günümüz gençlerinin sanırım çoğu) TDK’nın Büyük Sözlüğüne ya da Büyük Larousse’a başvurduklarında 8 sözcük okuyarak bilgi sahibi oluyorlar “yakamoz” hakkında!
“Gece denizde balıkların veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı.”

Not:
Bu noktaya kadar gayet romantik çizgiler içerisinde giden “yakamoz” meselesi hakkında şöyle bilgilere de rastlamak mümkün elbette:

– Eski Yunancada “yaşam” anlamına gelen “bios” ve “ışık” anlamına gelen “lumen” kelimelerinin birleşiminden oluşan “Biyolüminesans”, denizde bulunan canlı bir varlığın (organizmanın) kimyasal bir reaksiyon esnasında kimyasal enerjiyi ışık enerjisine dönüştürerek ışık üretmesiyle meydana gelen bir fosforlanma olayı…

– Uyarıldığında ışık saçan tek hücreli bir deniz canlısı… (Denizin ateşböceği olarak da düşünülebilir.) Boyut olarak küçük olan bu canlının birçoklarının bir araya gelip ışık saçması olayı… (Gözlemlenebilmesi için güneş, ay ve şehir ışıklarının yakamoz ışıklarını bastırmaması gerekir!)

Meselenin beni çok da fazla sarmayan bu kısmını araştırmayı meraklı ‘pozitivist’ arkadaşlara bırakarak, mavi-yeşil ışıklar içinde uyuduğunu hayâl ettiğim Metin Eloğlu’nun ruhuna doğru onun (“Lokman Hekimin Sev Dediği” şiirinden aklımda kalan) üç kısacık dizesini fısıldamayı tercih ediyorum:

(…)
“Tepemizdeki o göçmez tavan
Sulardaki yakamoz, ortancadaki pembe
Ben seni sevdim diye”
(…)

Facebook Comments
Paylaşmak ister misiniz?
    Yazdır       Email