Bu yaşıma geldim, bu lafı ilk defa duydum… Şaştım kaldım!… Türkçe bir kelime, ve hiç karşılaşmamışım, ve böyle bir kelimenin üretilmesi, icat edilmesi için ihtiyaç duyulmuş olması falan, insanın ağzı açık kalır ya, aynen o oldu bende! Amerikalı atalarımızın “jaw dropping” dedikleri etki!!
Efendim “Taygeldi”
şöyle bir şey, her zamanki gibi, önce sözlüğe bakalım: “ikinci kez evlenen kadının, ilk evliliğinden olan, yeni kocasının evine birlikte götürdüğü çocuk ya da çocuklar.”
Bu çocuklara “taygeldi” denirmiş.. Dul bir kadının ikinci evliliğine getirdiği çocuk ya da çocuklar…
Fakat kutsal bilgi hazinesi bundan daha da fazlasını söylemiş; “Taygeldi ailesi” diye biraz daha genişletilmiş bir başka kavram daha işlemiş, şöyle yazıyor: “sosyolog İbrahim Yasa tarafından kavramsallaştırılmış aile tipidir. kırsal kesimde özellikle, köylerde dul kalmış kadın ve erkekler’in yalnız kalmaması yönünde bir baskı olur, bunun sonucunda kendileri gibi dul kalmış kişilerle evlenmeleri istenir. ancak farklı cinsiyette çocukların (kızlı-erkekli) bir arada yaşaması uygun görülmediği için önce çocuklar birbirleri ile evlendirilir daha sonra bu dul yetişkinler evlenir. taygeldi ailesi bu şekilde oluşur.”
Antropolog ya da sosyolog değilim, ama böyle bir kavrama ihtiyaç duymuş bir toplum, çok enteresan geliyor bana. Adeta nadir bulunan bir kırmızı kurbağa gibi bir şey… biz kurbağanın yeşil olduğunu düşünürüz, ama böyle bir kültür, zoolojide kırmızı kurbağaya denk gelir sanırım.. Vardır, olabilir, ama hiç rastlamamışsındır.. Şaşıp kalmazsın gördüğünde, ama epeyce bakmak isteyeceğin kadar da ilgi çekicidir.. Pek insanca! Pek yerel…